31 Ocak 2011 Pazartesi

Narla İncire Gazel #9

İnsanlar Kitabı
"Bir kitap --- yazaru "bu kitaba her düşündüğümü, her tasarladığımı, her yaşadığımı koyacağım" diyenlerden bile olsa --- ancak bir yazıp on atmak, en vazgeçilmez görünen yeri bile sırası gelince atmak koşuluyla biter. Sırası gelince... Yani bitmiş görünen kitabı, her tasarladığını unutarak, yazmış olduğunu bile unutmağa çalışarak, en baştan ele aldığında... Yazma işini böyle anlayan da var, öyle diyelim. Kitap ancak sen, ürettiklerinin çoğunu atmağa razı olduğunda, yani kitabın belirli parçalarının, öğelerinin kendi kendine yeten bir düzen kurduğunu görebildiğinde biter. Kim bilir, bu düzeni başta biraz sezmiş, kurmağı bir ölçüde tasarlamış olabilirsin. Ama bu düzen ancak yazdıkça, yazmak için kafandakileri ayıkladıkça kurulur. Böyle şeyler söylemek birçok sorunun sorulmasına yol açar; ama bu sorular, bir bakıma, boş yere sorunun sorulmasına yol açar; ama bu sorular, bir bakıma, boş yere düşündüklerini açıklaması, kendi açısından anlam taşımaz. Onu okuyan için de, yazarın düşündükleri değil, yapabildikleri ---ya da, yapamadıkları--- önemlidir. Onun düşüncelerinden yararlanıp yazı yazacaklar, yazı yazmasını öğrenecekler... diye bir şey olamaz. Yazı yazacak kişi, başkasından öğrendiğini, o başkasının kitabını okuyarak öğrenir. Yazı yazma üzerine düşünceler, tartışmağa, düşünmeye yarar. Yazıyıu öğrenmeğe değil.
Çocuk büyüyor; anası babası olsun, onların yakınları olsun, kimi huyunu, davranışını beğenmiyor çocuğun; açıkça söylüyor ya da içinden geçiriyor. Demeğe getirdikleri, "böyle olmayabilirdi" o kadar. "Şöyle olacağına böyle olaydı ya," da denir; ama o denene, diyen de inanmaz. "Böyle olmayaydı keşke"... Herkes bir şeyler dileyebilir ya, olacak var, olmayacak var. Sınırlarının farkındayızdır, dururuz; kendimizi bu duruma uyarlarız, yapacağımız budur.
İnsan söz konusu olduğunda kabul ettiğimizi, örneğin sanatta kabul etmemiz niye bu kadar güçleşiyor?" (s. 128)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder