3 Aralık 2010 Cuma

Murphy #4

"Murphy usunu dış evrene sımsıkı kapalı, büyük ve oyuk bir küre olarak tasarlıyordu. Bir fakirleşmeden söz edilemezdi, çünkü bu kürenin içinde dış dünyada bulunan hiçbir unsur eksik değildi. Dışındaki evrende sanal ya da gerçek olan ya da sanaldan gerçeğe dönüşen ya da gerçekten sanala gerileyen her şey onun iç evreninde yerini bulmuştu, bulacaktı." (s. 72)

"Böylece Murphy kendini bir beden ve bir us olarak ikiye bölünmüş hissediyordu. Görünürde bir iletişim vardı aralarında, yoksa ortak bir şeye sahip olduklarını nasıl bilebilirdi. Ama usunu bedeninden soyutlanmış hissediyordu ve ne iletişimin hangi yoldan sağlandığını ne de iki deneyimin nasıl olup da birbirlerinin alanlarına taştığını anlayabiliyordu. İkisin de birbirinden bağımsız olduğuna inanıyordu. (s. 72)

"İkiye parçalanmıştı, bir parçası aydınlık, gölge ve karanlık bir küre olarak tanımladığı şu usundaki odayı terk etmiyordu hiç, burdan çıkış yoktu çünkü. Ama ussal dünyadaki her devini, bedenin dünyasında bir dinlenme gerektiriyordu. Yatağında uyumak isteyen bir adam. Başının ardındaki bölmeden çıkmak isteyen bir fare. Adam farenin gürültüsünü duyduğu için uyuyamaz, fare de adamın gürültüsünü duyduğu için çıkamaz. Biri uyanık kalır, öteki de beklerken mutsuzdur, ama adamın uyuduğunu, farenin de deliğinden çıktığını varsayarsak, ikisinin de mutluluklarını kesinleyebiliriz." (s. 73)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder