28 Ağustos 2010 Cumartesi

Ne Kitapsız Ne Kedisiz

Yeni Dediğimiz Üzerine
"Kimi alanda (örneğin, bilimsel araştırmanın günlük yaşama sızıp ulaşabildiği alanı düşünelim) böyle bir yenilik sanki hep beklenmektedir. ; İster tıp ister iletişim teknolojileri söz konusu olsun, bu yeniliği yadırgayanlar, bu yenilikten tedirgin olanlar -ayrı ayrı kişi ya da çevreler de olsa, ayrı ayrı nedenlerden de olsa- seyrek görülür. Buna karşılık düşünce alanında, sanat alanında böyle bir yenilik tartışılır. Eleştirilir, övülür, yerilir. Kimi durumda da, sınırlı ölçüde (övenlerle ya da yerenlerle bir karşıtlık içinde) bilmezlikten gelinir. İster övülsün, ister yerilsin (ister bilmezden gelinsin, bile diyebiliriz sanırım) yenilik -en azından- tanınmaktadır. Bilinebildiğine, tanınabildiğine bakılırsa, bu yeni varolan ölçütlerin yardımıyla sezilebildiği, bildiklerinin yardımıyla bilmedik bir şey olduğuna karar verilebildiği için, yeni diye görülebilmektedir. Düzenin içinde yeri yoktur ama bir yer tutacağını belli etmekte, bu yerin hazırlanmasını, ayrılmasını, yaratılmasını beklemektedir." (s. 41)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder