20 Temmuz 2010 Salı

Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa #4

"Hakikaten sıfırdan başlamıştım. Sade temlerimi bulmak, estetiğimi kendime mal etmek uzun senelere ihtiyaç gösterdi. Acayip bir kader her şeyimi geciktirdi. Öyle ki elli üç yaşımda ilk defa evlenen ihtiyar bir kız gibi dışarıya gittim. Bunun ne demek olduğunu Rus edebiyatı ile biraz meşgul olanlar bilir. Kırk yaşımda tek odada müstakil evim oldu. Her şey, hayatımda her şey geç oldu. İlk nesir kitabım kırk yaşımda çıktı. Hâlâ bile ikinci romanım Remzi'de bekliyor.
Şansa inanıyor muyum? İnanmamalı mı? Buralarını bilmiyorum? Fakat muhakkak olan bir şey varsa ömrüm ya şansıma karşı veyahut da hayatımı tarumar eden ahlâkıma ve tabiatıma karşı mücadele ile geçti. Hayatımda loisir'in ve zevkin hakikaten az olan yerine bakıyorum da şaşıyorum. Ben hakiki bir târik-i dünya gibi yaşadım. Altmış yaşımda bir pikabım ve beş on plağım oldu!
Ne yaptım! Beş Şehir'le, okunmayan, bahsedilmeyen Beş Şehir'le bütün o hikâyeler, romanla Türk edebiyatının bütün bir tarafıyım!... Bu eserlerden memnun muyum? Orası başka. Fakat Abdullah Efendi'nin Rüyaları bilhassa birinci hikâye böyle tenkitsiz mi geçecekti? Huzur ki okuyanların hepsi sevdiler, üç makale ile, Yaz Yağmuru hiç akissiz mi geçecekti?
Bunların Türkiye'ye getirdiği hiçbir şey yok muydu! Türkiye'ye ve Türkçeye. Ya şiirlerim? Hâlâ hiç kimse 'Deniz' manzumesinden bahsetmedi. 'Deniz' manzumesi Türkçenin beş on manzumesinden biridir. Buna makalelerimi de ilâve edin. Hayır, ben adımı küçük şöhretimi hak ettim ve çok ileriye geçtim. Fakat niçin bu kadar haksızlık? Bu işte eksiğim nedir!"

1 yorum:

  1. Bazı insanlar kendilerine karşı son derece duyarsızdır. Kendi ruhlarına hiç acımazlar. Hep başkalarının onlara özen göstermesi gerekir. Nesne ilişkilerinden kopuk bir yaşam.. 1950'li yıllar. Dünya Savaşı'nı, savaşan ülkelerden daha ağır koşullarda geçirmiş bir ülke. Zaten "Huzur" da savaşın başladığı haberinin radyoda verilmesiyle biter. Savaş yıllarının stokçu ve karaborsacı politikacı ve tüccarlarının -Varlık Vergisi'yle azınlık sermayeyi de ezerek- yarattığı yeni burjuva sınıfının Demokrat Parti'yle birlikte dizginlenemez yükselişi. 6-7 Eylül Olayları gibi bir barbarlığın, yağmanın, talanın gerçekleştiği yıllar. DP/CHP/Ordu saflaşması, Kore Savaşı, Amerikan baskısıyla geçilmiş zorunlu demokrasinin sancıları. Talihsizliği, böyle karanlık bir dönemde yaşaması ve yazmasıydı Tanpınar'ın. Böyle bir çağda sanat duyarlılığı ve geribildirim arayışı boşunaydı belki de. Onun ölümünden sonra "Beş Şehir"den çokça söz edildi ve hala okunuyor.

    Yazını okurken şairin övgüyle söz ettiği "Deniz" şiirini merak ettim gerçekten. Neyse ki not almışım onu da vaktiyle. Güzel bir şiir; ancak bir "Ne İçindeyim Zamanın" ya da "Zaman Kırıntıları" da değil elbette. Bu ikisi güzellikten de öte.

    YanıtlaSil