6 Temmuz 2010 Salı

Orlando

"Artık güvendiği iki şey kalmıştı: Köpekler ve doğa; bir tazı ve bir gül ağacı. Tüm çeşitliliğiyle dünya, tüm karmaşıklığıyla hayat işte buna indirgenmişti. Köpekler ve bir ağaçlıktı hepsi. Böylece muazzam bir yanılsama dağını sırtından atıp, bunun sonucunda kendini pek çıplak hissedip, köpeklerini yanına çağırdı ve parkta yürüyüşe çıktı.
O kadar uzun bir süredir yazıp okuyarak kapalı kalmıştı ki doğanın haziran ayında pek de bol olan güzelliklerini unutmuştu. Güzel havalarda üstünden İngiltere'nin yarısıyla arada Galler'le İskoçya'nın bir dilimi görünen o yüksek tepeye çıkınca, kendini sevgili meşe ağacının altına attı ve yaşadığı sürece hiçbir erkek ya da kadınla konuşmak zorunda kalmazsa; eğer köpekleri konuşna yetisini geliştiremezlerse; eğer bir daha hiçbir şair ya da prensesle karşılaşmazsa, ömrünün geri kalanını oldukça mutlu geçirebileceğini duyumsadı."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder