27 Şubat 2011 Pazar

Susanlar

"Okumadığım her kitap yenidir benim için, yazılışı üzerinden 3000 yıl da geçmiş olsa... Okumak istediğim kitapları ölmeden okuyabileceğimi sanmıyorum ya, durmadan yeni kitaplar alıyorum, dayanamıyorum onlara; okuyorum ama, isteğimce okumak için günümün altı saatini, gözüm kapalı, bu işe verebilmem gerek. Olmuyor. Art arda okumak istediğim kitapların arasına yıllar girdiği de oluyor. Yılların girmesi iyi, insan o yazarı birkaç yıl önce tanıdığından başka türlü görebiliyor zaman geçince. Eskiden okuduğu kitaplarına bir daha dönebiliyor. Öte yandan, yıllardır sözü edile edile, handiyse okumaktan vazgeçirileceğim birtakım ünlü kitaplar var; onları okumağa başlayınca, yıllardır işittiğim sözlerden ne denli uzak kaldığımı bir daha anlıyorum. Bencileyin kitap okuma hastaları bilir bunun ne demek olduğunu. Güzel kitaplar vardır, kötü kitaplar vardır ama her birinde insanın aklına takılıp kalacak yönler bulunabilir. Bu yönler, konuşulur, yazılır. Şimdiye değin konuştum, bundan sonra yazmayı deneyeceğim.
Bir de, okununca insanı allak bullak eden kitaplar var; yüz yıllık, bin yıllık, bir aylık kitaplar; otobüste bile bırakamayıp okuduğum, ineceğim durağa varmış olduğumuzu fark edince kapatıp kalktığımda yanımdaki çıkını, elimdeki şapkayı unutturan kitaplar. Onlar için bir şeyler yazmak isterim çoğu zaman. Ama eskiden yayımlanmış bir kitapsa bu, bunun için yazı yazmak nereden esti diye bakarlar adamın yüzüne. Yeniyse, sizden 'ağırbaşlı, bilimsel eleştiri' beklenir. Oysa niyetim, ne unutulmuş bir kitabı 'diriltmek' ya da 'yeniden ortaya atmaktır' ne de yeni bir kitabı 'eleştirmektir'. Bir okur olarak aklıma ne eserse, gönlüm hangi kitabı, dergiyi dilerse okurum. O kitap üzerine söylenebilecek bir sürü şeyden yalnız birini söylemek gelir içimden, o kitabın, o dergi yazısının bir satırı, bir cümlesi bana başka şeyler ansıtır, 'bilimsel' eleştiriden uzak durarak, düşündüğümü düpedüz söylerim. Aiskhylos 2000 yıldır yorumlanıyor diye kendi düşüncemi -varsa- anlatmaktan vazgeçemeyeceğim gibi, yepyeni bir Türk yazarının ilk kitabını söz konusu ederken 'gereken önemle yazarın yerini yahut değerini belirtmemiş' olduğum yolunda bir suçlama da beni düşündürmez." (s. 83-84)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder