
Bir de, okununca insanı allak bullak eden kitaplar var; yüz yıllık, bin yıllık, bir aylık kitaplar; otobüste bile bırakamayıp okuduğum, ineceğim durağa varmış olduğumuzu fark edince kapatıp kalktığımda yanımdaki çıkını, elimdeki şapkayı unutturan kitaplar. Onlar için bir şeyler yazmak isterim çoğu zaman. Ama eskiden yayımlanmış bir kitapsa bu, bunun için yazı yazmak nereden esti diye bakarlar adamın yüzüne. Yeniyse, sizden 'ağırbaşlı, bilimsel eleştiri' beklenir. Oysa niyetim, ne unutulmuş bir kitabı 'diriltmek' ya da 'yeniden ortaya atmaktır' ne de yeni bir kitabı 'eleştirmektir'. Bir okur olarak aklıma ne eserse, gönlüm hangi kitabı, dergiyi dilerse okurum. O kitap üzerine söylenebilecek bir sürü şeyden yalnız birini söylemek gelir içimden, o kitabın, o dergi yazısının bir satırı, bir cümlesi bana başka şeyler ansıtır, 'bilimsel' eleştiriden uzak durarak, düşündüğümü düpedüz söylerim. Aiskhylos 2000 yıldır yorumlanıyor diye kendi düşüncemi -varsa- anlatmaktan vazgeçemeyeceğim gibi, yepyeni bir Türk yazarının ilk kitabını söz konusu ederken 'gereken önemle yazarın yerini yahut değerini belirtmemiş' olduğum yolunda bir suçlama da beni düşündürmez." (s. 83-84)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder